Ortaokul Öğrencilerini Daha İyi Tanımak

Ortaokul Öğrencilerini Daha İyi Tanımak

Ortaokul öğrencileri, gerek yaşlarının getirmiş olduğu gerekse hayatlarının erken yaşlarında karşılaştıkları olaylarla karakterlerinin şekillenmeye başladığı dönemdeki kişilerdir. Ortaokul öğrencilerinin bu gelgitli yapısı her zaman için biz eğitimcilere ve velilere artı bir sorumluluk yüklemiş ve üstlerine daha fazla düşmemiz ve geleceklerini şekillendirmemiz konusunda daha özenli davranmamız gerektiğini göstermiştir.

Bir ortaokul öğrencisine daha iyi yaklaşmak ve onu tam anlamıyla tanımak için şu maddeleri göz önüne almamız gerekmektedir:

1- Sürü Psikolojisine Eğilim: Bu mevzu belki de üzerinde en çok durulması gereken konudur. İster devlet okulu olsun isterse de özel okul, eğitim alanlarındaki herhangi bir noktada bir öğrencinin özellikle ortaokul ve ilköğretim gibi başlangıçlarda etrafındaki arkadaşlarını fazlasıyla örnek aldığını görürsünüz.

Bunun sonucu olarak sevdikleri bir şeyden hemen vazgeçebildikleri gibi sevmedikleri bir şeyi de yapabilme eğiliminde olabilirler. Daha açıklayıcı olursak; etrafındakilerin tasdik edeceğini düşündüğü hareketlere eğilim gösterecektir. “Ben bunu yaparsam sevilirim” düşüncesi oluşacaktır.

Öte yandan çevresi tarafından onaylanmayacak bir şeyi yapmasının onu küçük düşüreceğini düşündüğü için iyi olan hareketin çevre desteği gören olduğunu sanacaktır.

Özel okullarda daha çok öğretmen ve eğiticilerle birebir görüşme imkânı fazlaca vardır çünkü bu okullarda devlet okullarına nazaran daha az bir kapasite ve yoğunluk vardır. Okul seçimini iyi yapmak işte bu noktada önemlidir. Öğrencilere verdikleri imkânlar doğrultusunda özel okullar daha geniş bütçelere sahiptir ve bu okullar uzman görüşleri çerçevesinde desteklenirse gerçekten güzel başarılara imza atılabilir ve sürü psikolojisine bağlı olarak özgüvenli bireyler yetiştirilebilir.

2- Bedensel gelişimlerin boy göstermesi ve ergenliğe giriş: Bildiğimiz üzere bu yaşlardaki öğrenciler fiziklerinde çeşitli değişimlere şahit olurlar ve bu değişimler onlar için bir merak konusu olmakla beraber yer yer sinir bozucu bir hal de alabilir. Mesela seslerinin bambaşka bir hal alması ya da yüzlerinde çıkan sivilceler.

Kesinlikle onlara bu gibi özelliklerinden dolayı onları rencide edici sözler sarf etmemeli aksine kendimizin de bu yollardan geçtiğini anlatarak onlara moral kapsamı altında destek vermeliyiz. Bu dönemlerde öğrenciler yeterince hassaslık gösterebilirler. Onları anlamaya çalışmalıyız.

3- Kendilerine karşımda hayal ürünü değil gerçek bir birey var düşüncesinin empoze edilmesi: Bildiğimiz üzere bu yaşlarda öğrencilerin öğretmenlerine aşırı bağlı olması ya da hayatın içerisinde çeşitli alanlarda yıldız olmuş kişilere duydukları aşırı sevgi mevcuttur. Bu kişilerin yapmış olduğu davranışlar onların temel yapılarını oluşturmalarında önemlidir. Bir veli ya da eğitimci olarak onların akıllarında yer alan düşünceleri bilmeli onları kötü sonuçlar doğuracak unsur ve olaylardan uzak tutmalıyız.

Zaman geçtikçe kafalarında bizim öğretmenlerimiz ya da bizim seçtiğimiz kişide insanmış düşüncesi oluşacak sizin yaptıklarınızı izlemeye ve uygulamaya başlayacaklardır. O yüzden sizin buradaki tutumlarınız gerçekten önemlidir, onlara bir birey olduklarını hissettirmeniz gerekmektedir.

4- Ailevi sorunların başlangıcı ve onların çocuk olduğunu unutmamamız: Bildiğimiz üzere bu yaşlardaki çocuklar sürekli olarak aileleriyle sorunlar yaşamakta ve onlardan uzaklaşmaktadırlar. Bunun sebebi olarak kendilerini anlamamamız ve onlara hak ettikleri gibi davranmamamız. Bu yaştaki çocuklar için kendilerinden olgun davranışlar beklemek her zaman mümkün değildir, çünkü bir konu hakkında ciddi bir şekilde konuştuktan 5 dakika sonra hangisinin camdan aşağıya daha çok tükürmesi kavgasına tutuşacağı aşikârdır.

O yüzden bu çocuklardan büyük olgunluklar beklemek gerçekten bizler içinde bir hayal kırıklığıdır, unutmamalıyız onlar hala bizlerin küçük kuzularıdır. Unutmayalım; her çocuk bir fidan, her fidan bir gelecek...