Eğitimde Özel Okulların Payı Artmakta

Eğitimde Özel Okulların Payı Artmakta
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) 2015-2016 Eğitim İzleme Raporu’nu açıkladı. Rapor eğitimde süren eşitsizlikler, eğitimin niteliğine ilişkin göstergeler, özel öğretimin eğitimdeki payının artışı, eğitim harcamaları gibi konulara dikkat çekiyor.
 
RAPORUN BULGULARI
 
Özellikle okulöncesi eğitimde ve ortaöğretimde bölgeler ve iller arasında eşitsizlikler sürüyor. Ortaöğretimde cinsiyet temelli farklar da belirgin düzeyde.
 
Orta Vadeli Program 2017-2019’da okulöncesi eğitimin kademeli olarak zorunlu hale getirilmesinin öngörülmesi, iller ve bölgeler arasındaki eşitsizlikleri azaltmak adına olumlu bir gelişmedir.
 
Eğitime Erişim
 
Yürütülen çalışmalara karşın özel gereksinimli öğrencilerin eğitime erişimi istenen düzeyde sağlanamıyor; özellikle de okulöncesi eğitime ve ortaöğretime erişimleri sınırlı kalıyor.
 
2016-2017 eğitim-öğretim yılında okula kayıtlı Suriyeli öğrenci sayısının 450 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Bu artış ve erişim odaklı çabalar çok önemli olmakla birlikte, okulların ve eğitimcilerin bu çocuklara daha iyi hizmet vermek için daha donanımlı hale gelmesi ve okula devamın izlenmesi ile okulu terkin önlenmesine yönelik müdahaleler geliştirilmesi gerekiyor.
 
Özel Okullar
 
Tüm kademelerde özel okullara devam eden öğrencilerin payı artmaya devam ediyor. Öğrenci sayısı bakımından özel öğretimin payı okulöncesinde yüzde 15,9’a, ilkokulda yüzde 4,3’e, ortaokulda yüzde 5,7’ye, genel ortaöğretimde yüzde 20,4’e ulaştı.
 
Genel ortaöğretim okullarının sayısı son bir yılda 3954’ten 5310’e yükseldi. Bu artış büyük ölçüde dershanelerin dönüşümüyle kurulan temel liselerden kaynaklanıyor.
 
Ortaöğretim öğrencilerinin farklı program türlerine göre dağılımında özel okulların payının sadece bir yılda yüzde 3,9’dan yüzde 8,7’ye çıktığı; imam-hatip liselerinin yüzde 13’lük payını koruduğu ve genel eğitim veren Anadolu liselerinin payının artmaya devam ettiği görülüyor.
 
Sınıf Mevcutları
 
Derslik başına düşen öğrenci sayılarındaki genel iyileşmeye rağmen, resmi ve özel okul ayrımında, okul türleri temelinde ve bölgeler düzeyinde önemli farklılıklar söz konusu. Resmi ve özel okullar arasında azımsanamayacak farklar mevcuttur. Ayrıca, diğer resmi ortaöğretim kurumlarıyla karşılaştırıldığında, imam-hatip liseleri daha avantajlı bir konumdadır. Geçmiş yıllarda olduğu gibi Güneydoğu Anadolu ve İstanbul ilk ve ortaöğretimde en kalabalık sınıflara sahiptir.
 
İkili Öğretim
 
2019 itibarıyla ikili öğretimin sona erdirilmesi hedefi, okullardaki beslenme, dinlenme ve sosyal etkinlik olanaklarını iyileştirmek için önemli bir fırsat. Tam gün eğitime geçişte derslik yapımının yanı sıra bu alanlardaki ihtiyaçları da dikkate alan yatırımlar gerekiyor.
 
Öğrenci Sayıları
 
MEB’in ilk atamalarda Güneydoğu Anadolu ve Ortadoğu Anadolu bölgelerine öncelik vermesi öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında bölgesel farkların kapanması için önemli ancak yetersiz kalıyor.
 
İlk atamaların alanlara göre dağılımında sınıf öğretmenliği, İngilizce ve din kültürü ve ahlak bilgisi ilk sıralarda yer alıyor; önleyici çalışmalar ve risk altındaki çocuklar açısından fark yaratma potansiyeli olan rehberlik alanına yapılan atamaların sınırlı kaldığı görülüyor.
 
Toplumsal Cinsiyet
 
Eğitim hizmetlerinin toplumsal cinsiyete duyarlı biçimde sunulmasını amaçlayan Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi, eğitimin niteliği için önemli bir adımdır. Yapılan çalışmaların pilot iller ve okullarla sınırlı kalmaması için projede mevzuata, politikalara ve ders kitaplarına ilişkin geliştirilen önerilerin yaşama geçmesi büyük önem taşıyor.
 
İnsan Hakları Dersi
 
2015-2016’da ilk defa uygulanan İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi dersi içeriklerinde masallar aracılığıyla değer öğretimine odaklanılması, “bireyden başlayan bir anlatım” yerine “biz olma düşüncesi”nin egemen olması ve güncel sorunların ele alınmaması dersin potansiyelini zayıflatıyor.
 
Eğitim Harcamaları
 
Kamu kaynaklarıyla yapılan eğitim harcamaları artıyor, ancak yatırım harcamaları hala istenen düzeyde değil ve öğrenci başına eğitim harcamasında Türkiye OECD ortalamasının çok altında.