Einstein'ın Beyni Hakkındaki Gerçekler

Albert Einstein, 1879 yılında Güney Almanya'nın Ulm şehrinde sıradan bir çocuk olarak dünyaya geldi. Bilim dünyasının tanıdığı en zeki insanlardan biri olan Einstein'ın beynini sıradan bir beyinden ayıran özellikleri neydi? Bu dahinin beyni normalden daha mı iriydi?

Teorik fizikçi Nobel ödüllü Albert Einstein’ın beyninin sırları ve Einstein'ın beyni hakkında yanlış bilinen gerçekler. 

Albert Einstein’ın Beyni Hakkındaki Yanlış Bilinenler

> Einstein’ı inanılmaz zeki yapan özelliklerinden birisi, normal insanların aksine Einstein’ın beyninin yüzde 10‘luk bir bölümünü kullanabiliyor olmasıdır.

> Einstein’ın beyni diğer tüm insanlardan daha büyük ve ağırdır. Buda Einstein’ın diğer tüm insanlardan daha zeki olmasını sağlar.

İnsan Beyni Hakkında Elde Edilen Bilimsel Veriler

> İnsanlar beyninin sadece belirli bir yüzdelik kısmını kullanmaz. Her insanda olduğu gibi Einstein da beynini %100’e yakın bir oranda kullanmaktaydı.

> Einstein’ın ortalamadan daha büyük ve daha ağır bir beyne sahip olduğu bilgisi de asılsızdır. Einstein, ortalamadan daha küçük bir beyne sahipti. Fakat bu onu daha aptal veya daha zeki yapmıyordu. Onu farklı kılan şey analitik zekâsını destekleyen beyin bölgelerinin, toplam beyin hacmine oranla daha büyük olmasıdır. Diğer bir yandan, beyninin bazı bölgeleri de, toplam ortalamaya göre daha küçüktür. Bu da onu diğer insanlardan farklı kılan en önemli özelliktir.

> Her şeyden önce beynin büyüklüğünü direkt olarak zekâ ile ilişkilendirmek doğru değildir. En önemli şey beynin bölgelerinin dağılımı ve oranlarıdır.

einstein'in-beyni

Peki, bu bilgiler nasıl elde edildi?

Einstein 1955’te, 76 yaşlarında öldüğünde, ölümünden sonraki 7 saat içerisinde beyni nekropsi ile alınmış ve %10 formalin enjekte edilerek dondurulmuştur. Beyninin farklı açılardan yüzlerce fotoğrafı çekilip dosyalanmıştır. İncelemelerde hiçbir nörolojik bozukluğa rastlanmamıştır. Daha sonra beyni her biri beynin farklı işlevsel kısımlarına karşılık gelen ve her biri 10 m³‘ten oluşan 240 parçaya bölündü. Her bir parça selloidin içerisinde saklandı ve hücresel analizleri yapıldı.

Einstein’ın korunmuş beyni farklı bilim insanlarınca defalarca incelendi. En kapsamlı çözümleme ise 1999 yılında McMaster Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi tarafından yapıldı. Araştırmada Einstein’ın beyni 35 erkek ve 56 kadın beyniyle kıyaslandı. Yapılan araştırmaların hepsi aynı sonuçları verdi. Einstein’ın beyni 1230 gram ağırlığındaydı. Hâlbuki çağdaşlarının ortalaması 1400 gramdı.

Einstein’ın arka pariyetal lobunda ön tarafa doğru fazladan bir kıvrım bulunmaktaydı ve bu alan, normalden %15 daha geniş bir alana yayılmaktaydı. Buna karşılık Einstein’ın beyninde Sylvian Oyuğu daha az gelişmiş, pariyetal operkulum hiç gelişmemişti. Bu yapıların eksikliği, beynin bahsettiğimiz farklı bölgelerinin büyümesi için alan açmıştır. Frontal lobda (motor hareketleri denetim eder) herhangi bir önemli değişiklik bulunmamaktadır. Frontal korteksi ortalamadan birazcık daha büyüktür, bu da çevresindeki vakalar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini kurma yetisini ileri götürmüş olabilir.

Tüm bunlara ek olarak yapılan araştırmada Einstein’ın sol beyninde bulunan hipokampus ve neokorteks bölgelerinin sağ tarafa kıyasla daha büyük olduğu tespit edilmiştir. Sağ tarafta bulunan pariyetal lobu ise daha küçüktür. Sol taraftaki pariyetal bölgedeki büyüme Einstein’ın matematiksel düşünmesini, süre-uzaysal algısını ve hareketlerin hayal edilmesi yeteneğini geliştirmiştir.

Sonuç olarak beyindeki yapılar oldukça özelleşmiş bir yapıda ve dolayısıyla her bir bölgenin işlevi farklıdır. Beyin, sınırsız büyüyebilen bir organ değildir. Beyindeki her büyüme, bazı diğer bölgelerde küçülmelere sebep olabilir. Bu da Einstein’ın mantık açısından çok güçlü, duygusal açılardan ise daha sıradan olmasına sebep olmuştur.