Matematik Korkusunu Yenelim

Matematik korkusu gerçekten de var olan bir korkudur. Bazı öğrenciler matematikten korkar. Üçüncü sınıfta kesirlerle başı belada olan, lisede integral ve türevi anlamayan, üniversitede içinde hesap kitap işi olmayan dersleri seçmeye çalışan bir tanıdığınız mutlaka vardır. Örneklerdeki gibi, sayısal olan her şeye karşı ön yargısal yaklaşımın resmi adıdır, matematik kaygısı. Bunu çok küçük yaşlarda, birinci veya ikinci sınıfta bile görebiliriz. Ama genellikle matematik kaygısı altıncı sınıf, yedinci sınıf seviyesinde ortaya çıkmaya başlıyor. 

Sınav öncesi başlayan heyecan, matematiği asla yapamayacağınıza dair bir inanca dönüşüyor. Bu kabullenme tutumu, matematik gerektirmeyen herhangi bir bölümü seçme gibi hayati bir hata yapmaya götürebilir. Çalışmalar, öğrencilerin matematikten korkmasının, doğuştan gelen bir şey değil, bizzat kaygı sebebiyle olduğunu gösteriyor.

Kaygı düşünmemizi engeller ve beynimizi algılara kapatır. Bu bizim için yeni bir durum değil ayrıca. Toplum olarak biz zihin-beden bağlantısını koparmanın yollarını bulmayı çok severiz. Tam da bu nedenle yoga ve meditasyon yöntemleri gibi eğitimler oldukça yaygınlaştı.

Harvard İşletme Okulu profesörü Amy Cuddy, 'güç duruşu' ve 'düşük güç duruşu' dediği durumlarda insanların ürettikleri hormonları inceleyen bir sosyal psikolog. Cuddy, kollarımızı uzatarak ayakta dik durduğumuzda, iki dakika içinde kendine güven hormonu testosteronu daha fazla ve stres hormonu olan kortizolü daha az salgıladığımızı söylüyor. Cenin pozisyonunda yatmanın ve ya cep telefonunun üzerine kapanmanın, daha az kendine güven hormonu ve daha fazla kaygı hormonu salgılamamıza neden olduğunu da belirtiyor. Cuddy araştırmasının bir sonucu olarak, şunu öneriyor: 

  • Bir daha stresli bir durumuna girmeden önce, iki dakika boyunca kapalı kapılar ardında, asansörde ve ya yalnız kalabildiğiniz herhangi bir yerde bunu yapmayı deneyin. Stresle başa çıkabilmek için beyninizi yapılandırın. Testosteronunuzu artırın ve kortizolünüzü düşürün. Daha başarılı olacaksınız.

 

New York Üniversitesi Mühendislik Okulu Oyun İnovasyon Laboratuvarı Bölümü Başkanı Susan Isbister, Cuddy’nin yaklaşımının, çocukların matematik korkusunu yenmede kullanılabileceğini düşünenlerden. Isbister ve ekibi, Cuddy’nin fikirlerini örnek alarak “Scoops!” adını verdikleri bir oyun hazırladılar. Bu oyunda çocuk, hareket algılama teknolojisi ‘Kinect’ i kullanarak güç duruşunda olacak ekrana bakıyor ve sonra kesirleri dondurma külahlarıyla eşleştirmeye çalışıyor. Kesirler büyüdükçe, oyuncu daha farklı güç duruşları sergiliyor. Isbister ve ekibi şu sıralar oyunun ikinci versiyonu üzerinde çalışıyorlar. Bu yeni versiyonda, Cuddy’nin önerdiği şekilde, çocuklar bedenlerini altı farklı duruşa sokuyorlar ve her birinde en az 20 saniye kalmaları sağlanıyor.

“Scoops!” gibi oyunlar gerçekten işe yarasın ya da yaramasın, Isbister’in bu onlarca yıllık problemi çözmedeki yüksek teknolojik yaklaşımı, matematik kaygısı olmayan bir dünyanın hayalini kurduruyor. Bu arada, düşük teknolojili bir yöntem ile de matematik kaygısında biraz olsun rahatlama sağlanabilir. Bu yöntem çok basit: Matematik sınavına girmeden önce öğrencileri günlük yazmaya teşvik etmek. Ama yine de bu yöntem, zıplayıp hareket ederek bir dondurma külahını hareket ettirmek kadar eğlenceli görünmüyor.